Kiraz ve Biber

Bir tadım, bin hikaye: insan, yemek ve kültürel mirasın buluşması

Toplum ve İnsan 

Zaman Sessiz Bir Testere 

Yazan  Güven Ersen, Ekim 2013

Zamanı sessiz testereye benzetmiş ünlü bir düşünür. Bir yılı daha budadı zaman testeresi ve şimdi yeni bir yıla umutlar yükleyerek, merhaba diyoruz.

Mutlaka işitiyorsunuzdur, biten her yılın ardından ‘bu yıl nasıl geçti anlayamadım' yakınmalarını. Yıllar geçtikçe zaman daha hızlı tükenir oldu ve hepimiz bu durumdan şikâyetçiyiz.

Sanki çevremizde bulunan her şey hızını biraz daha artırmış, bizler de üzerimize kurulan zamanı yakalama baskısıyla, bu hıza ayak uydurmaya çalışıyoruz.

Zaman gerçekten hızlı mı geçiyor, yoksa kalıplaşmış tekrarlar yaşandığı için mi öyle algılanıyor? Belki içi yeterince doldurulmadığından, belki kontrol etme gücü kaçırıldığından zamanın hızlıca eriyip gittiği kanısına varılıyor.

Sebep ne olursa olsun, garip bir tezat var karşımızda. Bir yandan gündelik yaşamın sıkıcılığı ve tekdüzeliğinden şikâyet ederken, öte yandan hızla geçen aylara, yıllara hayıflanıyoruz.

Zamanın hızla akıp gitmesi, biraz da, günlük hayatların birbirine benzemesinden kaynaklanmıyor mu? Farkındayız veya değiliz, benzer biçimlerde de kullanıyoruz gündelik süreleri. Aynı anlayışla tasarlanmış alışveriş merkezlerinde dolaşıyor, dayatılmış ortak ağızları kullanarak benzer şeyleri paylaşıyoruz sanal dünyada. Tüfek icat olalı mertlik bozulmuştu, şu kopyala-yapıştır çıktığından bu yana kendimize özgü duyguları yine kendimize özgü sözcüklerle anlatma zorluğu yaşıyoruz. Bir anlamda bizi biz yapan değerlerimizi, farklılıklarımızı ortaya koyamıyor, her gün ortak yinelemeleri yaşarken, zamanın su gibi akıp gittiği noktasında uzlaşıyoruz.

Her yeni yıl başlangıcında olduğu gibi, hayatı renklendirip, yenileyebilmenin ipuçlarını yazıp çiziyor işin uzmanları şimdilerde. Ertelenenleri hayata geçirmek, uzun yürüyüşlere çıkmak, resim, şiir müzik gibi sanatsal çalışmalara yönelmek gibi önerilerde bulunuyorlar. Elbette bir bildikleri vardır. Ama bir küçük ayrıntı daha var ki, olmazsa olmazlarından bu öneri zincirinin. Ne yapacaksa kişi kendi gibi yapmalı.  Kendi özelliğini katmalı yapacağı işin içine. Örneğin koşacaksa, kendi gibi koşmalı. Tüm değişim önerilerinin tamamen bireye ait farklılıklarla yola çıkıldığında işe yarayacağı kesin.

Sıklıkla denenen yaşamı ve ruhu düzenleme hamlelerine, hepimiz tanıklık etmişizdir.  Bu gibi atılımlar, bir zaman sonra geçici bir hevese dönüşüyor, bağlamalar, gitarlar veya resim sehpaları süs olarak evlerin bir köşesinde kalıyor.

Hızlı geçen zamanı yavaşlatmak, içini doldurmak, anlamlı kılmak adına yapabileceğimiz bir şeylerin olduğunu aslında hepimiz biliyoruz. Yapamadığımız kendi doğallığımızı, kişisel özellikleri yeterince yaşamla harman edememek belki de.   Kurgulanmış birörnek sunumların dışında kalmayı başarmış, yarattığı farklılıkları bireysel tercihleriyle gerçekleştirmiş,  akış planı kişiye özel olan bir yaşam biçiminde, zaman daha yavaş işleyecek gibi geliyor. Hadi diyelim hızı değişmese de, anlamında olumlu değişiklikler olduğunu göreceğiz.

Düşünürün zamanı sessiz testereye benzetimi vardı yazının başında. Her testere darbesinde olduğu gibi, zaman da doğranırken küçük kırıntılar bırakacaktır geride. Belki de giden her yılın ardından bize kalan bu kırıntılardır. İçlerinde yanlış da vardır doğru da. Pişmanlık ve keşke de barındırır, kararlılık da. Ama ne olursa olsun bize aittir ve nereye gidersek hep bizimledir. Bir anlamda yaşam heybemizin içinde birikenlerdir onlar.

Şimdi yeni bir yılın başında hayatın hızını yavaşlatıp dolu dolu yaşamak adına, yapılacak her girişimde, bizi harekete geçirecek bir güce ihtiyaç duyacağımız aşikâr. Çoğu zaman bu gücü bulamadığımız için, kımıldayamıyoruz yerimizden. İşte o ihtiyaç anında aranılan güç, belki her birimizin boynunda taşıdığı, zaman kırıntılarıyla dolu heybede ve çoğumuz fark etmiyoruz. Karıştırmak lazım. Hiç değilse, ara sıra.

 

BU YAZILAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Her gün, “Aman Ha Dikkat!” nidalarıyla iletişim araçlarından uyarılar alıyoruz. SGK'nın tuzaklarına dikkat, Vatandaşa sinsi kredi kart'ı tuzağı, Organik gıdada büyük tuzak, Kanser hastalarına büyük tuzak, Bankaların büyük tuzağı. Yukarıdaki örnekleri olduğu gibi yazın, arama motorlarında karşınıza yüzlerce örnek çıkacaktır.

O talihsiz kaza olana dek tanımazdık hiç birini. Sadece bir baba, bir eş, bir oğul, bir kardeştiler kendi dünyalarında. 

İstanbul'un yeniden yapılanması gerekliliği elbette tartışılmazdır. Hele ki bir deprem beklentisi içinde olmak, bu binalarda yaşayan insanların korkularını gidermek, olası bir felakette kayıpların en aza indirilmesi adına bu tür çalışmalar İstanbul için kaçınılmazdır.

Logo

© 2024 Telif hakkı. Tüm hakları saklıdır. 

Bu sitede kullanılan yazı, resim ve bilgiler kaynak gösterilerek herkes tarafından kullanılabilir.

Wir benötigen Ihre Zustimmung zum Laden der Übersetzungen

Wir nutzen einen Drittanbieter-Service, um den Inhalt der Website zu übersetzen, der möglicherweise Daten über Ihre Aktivitäten sammelt. Bitte überprüfen Sie die Details in der Datenschutzerklärung und akzeptieren Sie den Dienst, um die Übersetzungen zu sehen.