Modern mimarinin önde gelen isimlerinden biri olan Santiago Calatrava, hem mühendislik hem de mimarlık alanındaki eşsiz yetenekleriyle tanınır. 1951 yılında İspanya'nın Valensiya şehrinde doğan Calatrava, kariyeri boyunca pek çok beğeni ve hayranlık uyandıran yapı tasarlamış ve mimarlık sanatına damgasını vurmuştur.
Eğitimi hem mühendislik hem de mimarlık üzerine olan Calatrava, bu iki disiplini birleştirerek yenilikçi çözümler üretir. Yapılarında mühendisliğin teknik detaylarıyla mimarinin sanatsal yönlerini bir araya getirerek, estetik açıdan çarpıcı sağlam projeler ortaya koyar. Eserlerinde , organik formlar ve doğadan ilham alan tasarımlarıyla dikkat uyandırır ve  onun bu yaklaşımı, yapılarında yine estetikle  işlevselliğin mükemmel bir dengeyle birleşmesine olanak tanır.

En bilinen eserlerinden biri, İspanya'nın Valensiya şehrinde bulunan ve "Bilim ve Sanat Şehri" olarak bilinen devasa kompleksdir. Bu yapı, Calatrava'nın sanatsal vizyonunun ve mühendislik dehasının somut bir örneğidir. Yine köprü tasarımlarıyla da mimarlık dünyasında büyük beğeni toplar. Örneğin, İrlanda'nın Dublin şehrinde bulunan "Samuel Beckett Köprüsü" ya da İsviçre'nin Zürih şehrinde yer alan "Stadelhofen Tren İstasyonu" gibi projeleri, onun köprü mimarisindeki ustalığını gözler önüne serer. Tasarımlarında sıkça rastlanan bir diğer unsur, hareket ve dinamizm hissidir. Yapılarında kullandığı beyaz renk ve akıcı formlar, bu hissi daha da pekiştirir. Örneğin, New York'taki "Oculus" adı verilen Dünya Ticaret Ulaşım Merkezi, hem mimari bir başyapıt hem de modern bir mühendislik harikası olarak kabul edilir.
Calatrava'nın birçok yapısında hareket ve dinamizm hissi ön plandadır. Bu, onun yapılarında sıkça kullanılan akıcı ve kıvrımlı formlarla hayata geçirilir. Ayrıca, bazı projelerinde hareketli bileşenler kullanarak, yapılarının dinamik ve değişken olmasını sağlar. Örneğin, Milwaukee Sanat Müzesi'ndeki Burke Brise Soleil, açılıp kapanabilen bir kanat yapısına sahiptir.Santiago Calatrava, mimarlık dünyasında yalnızca estetik kaygılarla değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik ve çevreye duyarlılık prensipleriyle de hareket eder. Bu nedenle, projelerinde enerji verimliliği ve çevre dostu malzemelerin kullanımı ön plandadır.
Sonuç olarak, Santiago Calatrava, modern mimaride kendine özgü bir yer edinmiş ve tasarımlarıyla dünya çapında hayranlık kazanmış bir isimdir. Onun yapıları, yalnızca bulundukları şehirlerin silüetini değiştirmekle kalmaz, aynı zamanda mimarlık dünyasında ilham verici birer örnek teşkil eder.